Homeros’un meşhur İlyada destanında bahsettiği Truva savaşını konu alan 2004 yapımı Troy yani Truva filmi, bu kadar geç izlediğim için kendime kızdığım bir yapım oldu. Aslında filmi parça parça izlemiştim ama filmi baştan sona izleyince insanların bahsettiği kadar iyi bir film olduğunu anladım. Filmin genel hikayesi şu şekilde, Truvalılar ile Yunanlılar aralarındaki onlarca savaştan sonra uzun yıllardır barış içinde yaşıyorlar, dostluklarını kutladıkları bir gecede Paris, aşk yaşadığı Menelaus’ın karısı Helena’yı kaçırıyor, bu duruma çok sinirlenen Menelaus, kardeşi Mikene Kralı Agamenmnon’un yardımıyla Truva’ya savaş açıyor fakat Truvanın tarihi surları geçilmesi oldukça zor ve Truvalılarda başarılı savaşçılar oldukları için iki ülke arasında büyük bir savaş çıkıyor, savaşın en önemli noktası ise efsanevi savaşçı Archilles, Archilles kimseden emir almadığı gibi, kendi onuru için savaşıyor. Filmin konusu bu şekilde, Archilles rolündeki Brad Pitt mükemmel bir oyunculuk sergilemiş desem herhalde abartmış olmam, kostümler başarılı, savaş sahneleri başarılı, Hector rolündeki Eric Bana rolünü çok iyi oynamış, neredeyse 3 saat olan film sizi hiç sıkmıyor ve zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. Savaş sahneleri oldukça başarılı, film yazısını yazmak için filmle biraz araştırma yapınca insanların ilyada destanı ile film senaryosu arasındaki farklılıklardan şikayet ettiklerini farkettim. Açıkça söylemek gerekirse bu durum benim için bir problem değil, örneğin kitapta Hector kaçarken Archilles tarafından öldürülüyor fakat filmde Archilles ile savaşırken ölüyor yada kitapta Archilles Agamennon için savaşmak istemiyor ve savaşa gitmemek için kadın kılığına giriyor, bu durumda filmde gösterilmemiş ama dediğim gibi sonuçta bu filmler ticari kaygılarla çekiliyor zaten destandaki her olayı kesmeden olduğu gibi filme aktarmaya kalksan belki de 30 saatlik bir film ortaya çıkar ve her olayı izlemek oldukça zevksiz olur. Filmin bana göre birkaç olumsuz yanı var, Paris rolüyle karşımıza çıkan Orlando Bloom’un donuk oyunculuğu hoşuma gitmedi, cenaze sahnelerindeki ağıt yakan kadınların oyunculuk nispeten kötüydü fakat dediğim gibi tüm bunlara rağmen film gerçekten insan kendine çekiyor, ve elbette Archilles’in yani aşil filmin sonunda kitaptaki gibi Paris tarafından okla aşil tendonundan vurulması, işte aşil tendonunun adı buradan geliyor, acaba bu olaydan önce ayağın o bölgesine ne deniyordu sadece tendon deniyordu galiba. Toparlarsak bu film hem tarihi bir destanı anlatmasından hem de ülkemiz topraklarından yani Truva’da geçmesinden dolayı bence önemli bir yapım, filmi izledikten sonra insan acaba İlyada’yı okumaya başlasam mı diye düşünüyor. Filmde kullanılan Truva atı ülkemize hediye edilip Çanakkale’ye getirilmiş ve halen orada sergileniyor. Eğer tarih filmleri ilginizi çekiyorsa bu film tam size göre.
0 Yorumlar