"Hiçbir maçı
kaybetmedim sadece, kazanmam için süre yetmedi."
Michael Jordan
Son birkaç haftadır
ortalığı kasıp kavuran The Last Dance belgeseli geçtiğimiz pazartesi yayınlanan
son iki bölümün ardından sona erdi. Michael Jordan'ın Chicago Bulls forması ile
son senesini konu alan bu yapımda flashbacklerle Michael Jordan'ın basketbol
hayatına ışık tutuluyor. Toplamda 10 bölümden oluşan ve her Pazartesi iki
bölümü yayınlanan bu belgeselle ilgili tartışmalar ise hala sürüyor. Uzun
yıllardır basketbolu severek takip eden biri olarak bende belgesel ve
hakkındaki tartışmalar hakkında birkaç bir şey söylemek istiyorum. İlk olarak
belgesel kronoloji, flashbackler ve kurgu olarak çok iyi hazırlanmış.
Michael'in 97 sezonun basketboldaki son yılı olacağını açıklamasıyla o sezon ve
yaşananlar görsel olarak kaydedilmiş. Burada olaylara bilerek aşırı tepki
veriyor gibi eleştiriler var özellikle babasının cinayete kurban gitmesinden
sonra şampiyonluk maçının babalar gününe denk gelmesi, şampiyonluk kupası ile
ağlaması gibi, bu biraz saçma bir eleştiri, Michael'in yerinde kim olsa aynı
tepkiyi verirdi. Scottie'nin 1990 yılında sakatlık korkusu ile ile 7 yıllık çok
düşük ücretli bir kontrat imzalaması büyük bir saçmalık. Bu konu yani Scottie'nin az kazanması takımda
bazı tartışmalara neden olmuş. Burada da insanlar neden Michael'ın kendi
kontratından feragat edip salary cap'te yer açarak Scottie'ye yardım etmedi ve
takımda kalmasını sağlamadı gibi eleştirilerde bulunuyorlar fakat böyle
kontratından feragat etme gibi şeyler o yıllarda bu kadar bilinen bir yöntem
değildi. Bu konuda suçlu kesinlikle Scottie. Yakın geçmişte Dirk Nowitzki ve
Kobe Bryant bu şekilde kontratlarından feragat edip takımlarına yararlı
parçalar eklenmesini sağlamışlardı fakat dediğim gibi Jordan bunu yapmak
zorunda değildi ki zaten genel menajer Jerry Krause sezon öncesi belgeselin
introsunda da görerek ezberlediğimiz konuşmasında bu sezonun yani 1998 sezounun
şampiyon olsalar dahi Phil Jackson'un Bulls'daki son yılını olacağını ve
takımın yeniden yapılanmaya gideceğini söylüyor. Jerry Krause da biraz kötü
adam olarak anlatılmış belgeselde, gerçi başlarda Scottie, Jerry'nin hakkını
veriyor, beraber çalıştığım en iyi gm jerry açıklamasını yaparak. Benim görüşüm
Belgeselde Jerry Krause'a fazla yüklenildiği ki zaten bence aynı kadro
rebuilding yapılmadan devam etse şampiyon olamazlardı, jordan belki şampiyon
olurduk diyor ama benim görüşüm olamazlardı
Michael'in ayakları gitmiyordu artık, aynı durum yıllar sonra Lakers'ın
da başına geldi. 2009'da şampiyon olduktan sonra 2010 play-offlarında Dallas
Mavericks' e 4-0 elendiler. Genel olarak bakıldığında Netflix yayını olan bu
belgeselde seyirci kaygısı uğruna gerçekler biraz yontulmuş. İsaiah Thomas
jordan gerginliğine de değinilmiş belgeselde finalde Bulls şampiyon olduktan
sonra Pistons oyuncularının Bulls oyuncularının elini sıkmaması gerçekten çok
yanlış bir durum. Ayrıca Thomas'ın Magic Johnson Ve Larry Bird hakkında
ırkçılığa varan açıklamaları mevcut. Tüm bunlar ortadayken Thomas'ın neden rüya
takıma seçilmediğini sorgulaması gerçekten komik. Jordan bu konuda haklı olan
taraf, sadece Jordan değil takımdaki kimse onu istemiyordu. Takımlarda
oyuncuların birbirine uyumu çok önemli, bu profilde bir oyuncuyu kadroya almak
kesinlikle delilik olurdu Chuck Daily adına. Tüm bunlar ortadayken zaten
kadroda Magic Johnson, John Stockton gibi tarihin en iyi oyun kurucuları varken
Thomas'ın kadroya alınmamasının hiçbir eksikliği olamazdı. Dennis Rodman'ın ne
kadar çılgın bir oyuncu olduğu biliniyordu fakat belgeseldeki detaylar
Rodman'ın nasıl ilginç bir kafa yapısına sahip olduğuna ışık tutmuş. Bu
seviyede basketbol oynayan bir sporcunun bu kadar umursamaz ve çocukça
hareketler sergilemesi, gerçekten spor tarihinde nadir görülen bir durum. Steve
Kerr'in babasının bir cinayete kurban gitmesinin anlatıldığı bölümleri
izledikten sonra Steve Kerr'in bu kötü olayı nasıl atlattığını ve kendini
basketbola adadığını anlatması, Steve Kerr'in nasıl başarılı olduğu ve neden
saygı duyulması gereken bir insan olduğu hakkında önemli fikirler veriyor
seyircilere. Çok önemli bir oyuncu
olmasına rağmen Toni Kukoc'dan belgeselde çok az bahsedilmesi, Belgesel
kapağında Kukoc yerine Steve Kerr'e yer verilmesi bu yapımın ticari kaygılar
ile yapıldığının bir diğer ispatı aynı zamanda. Bu konu Steve Kerr'in hoşuna gitmedi ve birkaç gün önce katıldığı
bir podcast'te Kukoc'a çok az yer verildiğini, bunun çok yanlış olduğunu,
belgesel kapağında kendisinin yerine Kukoc'ın yer almasının gerektiğini
söyledi.
Toparlarsak The Last Dance, ticari kaygılarla
yapıldığı belli olan ve kendini
izlettiren bir belgesel olmuş, Scottie'nin hayatının anlatıldığı bölümler
harika olmuş, yaşadığı zorluklar çok iyi şekilde gösterilmiş. Michael'ın çaylak
yılını anlattığı takım sadakatini es geçen açıklamaları yanlış olmuş, takım
arkadaşları ile ilgili bazı şeyleri üstü kapalı anlatabilirdi. Bir de Michael tarih'in en iyisi Lebron James
diye düşünenleri susturmak içi bu belgeseli yaptırdı diyenler var. Bu iddialar
mantıksız çünkü öyle bir durum olsa Lebron'un en iyi olduğu Miami yıllarında bu
belgesel yayınlanırdı. Uzun bir yazı oldu, sanırım bu ilgi çekici belgesel ile
ilgili söyleyecekleri bu kadar. Sevgiler.
0 Yorumlar