Belgesel izlemek
gerçekten önemli bir etkinlik. İzlerken adeta gerçeklerin tamamen gözünüzün
önüne serilmesi gibi bir durum. Scientology ve İnanç Hapisanesi belgeseli,
Scientology tarikatının tarihi ve din olarak kabul edilmesini konu edinen
ilginç bir belgesel. Hubbard isimli bilimkurgu yazarının 1950'lilerde kaleme
aldığı dianetics isimli kitaba dayanan bu din önce bir tarikat olarak ortaya
çıkıyor. Daha sonra ise hızla destek kazanarak büyümeye ve bir din olarak kabul
ediliyor. Belgeselde bu tarikatın içinde bulunup saçmalıklara dayanamayarak
ayrılan insanların röportajlarına da yer verilmiş. Hubbard'ın eski karısının
belgeseldeki açıklamalarına göre Hubbard sık sık bir din yaratmak istediğini bu
sayede vergi vermekten kurtulacağını dile getiriyormuş. Bu yeni din ile ilgili
bilgi vermek gerekirse, bu insan yapımı dinin ibadet şekli de Hubbard'ın ticari
zekasının bir ürünü, seviyeler kurup seans başı katılımcılardan ücret alınıyor
ve dinin varoluş hikayesi en yüksek seviyeye ulaşan kişilere söyleniyor. Yani
adam resmen bir işletme kurmuş, bu insanlar bu saçmalığa nasıl inanıyorlar akıl
alır gibi değil. Bu edebiyat eseri dinin hikayesi de şöyle; 150 milyon yıl önce
bir dünya dışı varlık, anlaşmazlık yaşadığı kişilerin ruhlarını dünyadaki bir
yanardağa hapsediyor ve günümüzdeki insanların acı çekmesinin sebebi bu
ruhların insanların içine girmesi . Yani böyle bir hikayesi olan bir tarikata
katılmak gerçekten akıldışı. John Travolta gibi Hollywood yıldızını da arasına
katan tarikat, kendisine yönelik davalarda bu ünlü ismi kullanarak mahkemede
kendileri için iyi bir imaj yaratmaya çalışıyor. Amerikan vergi dairesi IRS bunların peşine
düşüyor ve bu tarikat vergi dairesinin açıklarını bulmak için onların toplantılarına
açıklarını bulmak için ajan yolluyorlar. Sonunda vergi dairesi Hubbard'ın
yazdıklarını kutsal kitap ve Scientology'yi de din olarak kabul edip vergiden
muaf olmasına karar veriyor. Amerika
gibi bir ülke böyle bir tarikatın vergi kaçırmasına nasıl izin veriyor
gerçekten çok garip. Bu kilisenin yaptığı aptallıkları yazının çok uzmaması
için özet geçmem gerekiyor, kısaca; insanların evlerine dinleme cihazı
yerleştiriyorlar, hata yapan üyeleri toplama kampı gibi yerlere gönderip
dilleri ile tuvalet yıkattırıyorlar, kilisenin gerçek yüzünü görüp ayrılanlara
iftira atıyorlar, toplama kampı gibi yerlerde bile insanlar kendi hatalarının
bedelini ödediklerini düşünüyor yani o kadar bağlanmışlar bu sözde dine. Birde bunlar din olarak kabul edildiği için
polis bu işkencelere müdahale edemiyor.
Bu aptal dine insanlar nasıl inanıp para
vererek seanslara katılıp tüm özelini anlatıyor gerçekten çok garip bir durum. Burada da şu düşünce
devreye giriyor; mükemmel düzen diye birşey yok, her sistemin hataları var, din
ülkemizde olduğu kadar dünyada da insanları sömürmek için güzelce kullanılıyor.
Bu belgesel insanları din ile üstelik saçmalık olduğu düpedüz ortada olmasına
rağmen nasıl kullanıldığını göstermesi açısından izlenilmesi gereken bir yapım
olmuş. Din tarihi gibi konulara ilginiz varsa bu belgesel tam size göre.
0 Yorumlar