Ad Code

Responsive Advertisement
6/recent/ticker-posts

Belgesel Değerlendirmeleri: Scientology ve İnanç Hapisanesi



                  Belgesel izlemek gerçekten önemli bir etkinlik. İzlerken adeta gerçeklerin tamamen gözünüzün önüne serilmesi gibi bir durum. Scientology ve İnanç Hapisanesi belgeseli, Scientology tarikatının tarihi ve din olarak kabul edilmesini konu edinen ilginç bir belgesel. Hubbard isimli bilimkurgu yazarının 1950'lilerde kaleme aldığı dianetics isimli kitaba dayanan bu din önce bir tarikat olarak ortaya çıkıyor. Daha sonra ise hızla destek kazanarak büyümeye ve bir din olarak kabul ediliyor. Belgeselde bu tarikatın içinde bulunup saçmalıklara dayanamayarak ayrılan insanların röportajlarına da yer verilmiş. Hubbard'ın eski karısının belgeseldeki açıklamalarına göre Hubbard sık sık bir din yaratmak istediğini bu sayede vergi vermekten kurtulacağını dile getiriyormuş. Bu yeni din ile ilgili bilgi vermek gerekirse, bu insan yapımı dinin ibadet şekli de Hubbard'ın ticari zekasının bir ürünü, seviyeler kurup seans başı katılımcılardan ücret alınıyor ve dinin varoluş hikayesi en yüksek seviyeye ulaşan kişilere söyleniyor. Yani adam resmen bir işletme kurmuş, bu insanlar bu saçmalığa nasıl inanıyorlar akıl alır gibi değil. Bu edebiyat eseri dinin hikayesi de şöyle; 150 milyon yıl önce bir dünya dışı varlık, anlaşmazlık yaşadığı kişilerin ruhlarını dünyadaki bir yanardağa hapsediyor ve günümüzdeki insanların acı çekmesinin sebebi bu ruhların insanların içine girmesi . Yani böyle bir hikayesi olan bir tarikata katılmak gerçekten akıldışı. John Travolta gibi Hollywood yıldızını da arasına katan tarikat, kendisine yönelik davalarda bu ünlü ismi kullanarak mahkemede kendileri için iyi bir imaj yaratmaya çalışıyor.  Amerikan vergi dairesi IRS bunların peşine düşüyor ve bu tarikat vergi dairesinin açıklarını bulmak için onların toplantılarına açıklarını bulmak için ajan yolluyorlar. Sonunda vergi dairesi Hubbard'ın yazdıklarını kutsal kitap ve Scientology'yi de din olarak kabul edip vergiden muaf olmasına karar veriyor.  Amerika gibi bir ülke böyle bir tarikatın vergi kaçırmasına nasıl izin veriyor gerçekten çok garip. Bu kilisenin yaptığı aptallıkları yazının çok uzmaması için özet geçmem gerekiyor, kısaca; insanların evlerine dinleme cihazı yerleştiriyorlar, hata yapan üyeleri toplama kampı gibi yerlere gönderip dilleri ile tuvalet yıkattırıyorlar, kilisenin gerçek yüzünü görüp ayrılanlara iftira atıyorlar, toplama kampı gibi yerlerde bile insanlar kendi hatalarının bedelini ödediklerini düşünüyor yani o kadar bağlanmışlar bu sözde dine.  Birde bunlar din olarak kabul edildiği için polis bu işkencelere müdahale edemiyor.
            Bu aptal dine insanlar nasıl inanıp para vererek seanslara katılıp tüm özelini anlatıyor gerçekten çok garip bir durum. Burada da şu düşünce devreye giriyor; mükemmel düzen diye birşey yok, her sistemin hataları var, din ülkemizde olduğu kadar dünyada da insanları sömürmek için güzelce kullanılıyor. Bu belgesel insanları din ile üstelik saçmalık olduğu düpedüz ortada olmasına rağmen nasıl kullanıldığını göstermesi açısından izlenilmesi gereken bir yapım olmuş. Din tarihi gibi konulara ilginiz varsa bu belgesel tam size göre.

Reactions

Yorum Gönder

0 Yorumlar